Mardin Escort ’in eski taş sokaklarında büyüyen Çiğdem, cesareti ve merakıyla bilinen genç bir kadındı. Küçüklüğünden beri, büyüklerinden duyduğu “escırtlık” hikâyelerine kulak kabartır, bu dünyanın kendine ait gizemlerini keşfetmek için sabırsızlanırdı.

Bir gece, Mardin’in ay ışığında altın gibi parlayan dar sokaklarında yürürken, yaşlıların “sakın gitme” dediği harabe bir konağın önünde durdu. Konağın kapısı hafifçe aralıktı ve içeriden hafif bir melodi duyuluyordu. İçeri girip girmemek arasında tereddüt etti ama içindeki merak ağır bastı. İlk adımını attığında, taşların arasında bir fısıltı gibi yankılanan sesi duydu:

“Hoş geldin Çiğdem… Bekleniyordun.”

Tüyleri diken diken oldu ama geri çekilmedi. Karşısında, uzun siyah bir pelerin giymiş, yüzü belli belirsiz görünen bir figür belirdi. Bu kişi, escırtlığın en eski ustalarından biriydi.

“Escırt olmak, sadece korku salmak değildir. Kendi korkularınla yüzleşmeden bu dünyada adım bile atamazsın.” dedi.

Çiğdem derin bir nefes aldı. O an anladı ki, escırtlık sadece bir efsane değil, cesaretin, bilginin ve gizemin bir araya geldiği kadim bir yoldu. O gece, Mardin’in gölgeleri arasında kaybolarak ilk dersini aldı. Artık sıradan biri değildi. İlk adımını atmıştı ve dönüşü yoktu.